ADLİ BİLİMLERDE DNA ANALİZİ
- Ayşe Nur SARICA
- 13 Nis 2021
- 4 dakikada okunur
DNA günümüzde büyük bir yere sahiptir. Özellikle tıp ve ziraat alanında oldukça kullanılmakta olan bu teknoloji son yıllarda adli bilimler için de önemli bir hale gelmiştir. Geçmişte kimliklendirmede kullanılan kan grupları ve enzim analizlerinin yerini bugün polimorfizm açısından avantajları sebebi ile DNA polimorfizmleri almıştır.
Günümüzde mahkemelerde de kabul gören ve adli alanda en güvenilir delillerden kabul edilen yöntemlerden birisi de DNA’dır. Başlangıçta yüksek kalitede DNA örneğine ihtiyaç duyulan teknikler ile gerçekleştirildiğinden adli olaylar açısından kısıtlayıcı olan analizler, PCR’ın keşfi ile büyük ölçüde DNA’nın kalitesinden bağımsız hale gelmiş ve az miktarda elde edilen delillere bile uygulanabilir hale gelmiştir. Az miktarda delille adli bilimlerde kullanılabilmesi bir avantajdır. Bu durum özellikle olay yerinde alınan biyolojik delillerin önemini artırmıştır.
Bugün olay ile ilgili deliller üzerinde bulunan tek bir sağlam hücreden elde edilen DNA molekülü bile değerlendirilebilmekte ve mahkemeye %99.999 olasılık ile sonuç verilebilmektedir[1].
Peki Nedir Bu Adli Bilimler ?
Hukuk sisteminin sorularına yanıt vermek amacıyla analiz yöntemleri ve bilgi birikimlerinden faydalanılan tüm bilim dallarının birlikteliğine Adli Bilimler diyoruz [2].
Amaç olay-olay yeri ve olaya karışan kişiler arasındaki bağlantının kurulmasıdır.
Bu amaçla, Locart’ın “her temas bir iz bırakır” teorisi göz önüne alınır [3]. Önemli olan tüm delillerin birbirini desteklemesi ve tamamlayıcı olmasıdır. Bu bağlamda tüm deliller bizim için önemlidir. Bir değil öbür delilden önemsiz değildir. Bazı deliller olay ile ilgili kanaat oluşmasına ve çerçevenin daraltılmasına destek olurken, bazı deliller olay yeri ile kişiler arasındaki ilişkinin kurulmasında %99.999 kesinlikte sonuç verir.
Yıllar süren araştırmalar sonucunda kişiye özgü oldukları belirlenen ve farklı populasyonlarda sayısız çalışmaya konu olan parmakizi ve DNA profili de delil ile kişiler arasında direkt bağlantı kurulmasını sağlayan delillerdendir [4].
Kriminal olguların çözümlenmesinde parmak izi karşılaştırma yönteminin kullanılmaya başlanması 1800’lü yılları bulmuştur. DNA analizlerinin hukuki süreçleri aydınlatmak üzere kullanılması ise yirmi beş yıl öncesine dayanmaktadır. DNA teknolojisinin bugün geldiği noktada tek bir hücreden elde edilecek sağlam bir DNA molekülü son derece değerli bilgiler sağlayabileceği için, olay ile ilgili olarak bulunan her türlü vücut sıvısı, deri döküntüsü ve kıl örneği büyük önem taşımaktadır. DNA profilinin çıkartılması bir olayın aydınlatılmasında önemlidir. Çünkü kişiye özgüdür, çok çeşitli örneklerden elde edilebildiği için olay yerinde kalmaması için önlem alınması son derece önemlidir ve sonuçlar yorum gerektirmeden objektif kriterlerle değerlendirilir.
DNA Parmak İzi Tekniğinin Bilimsel Temeli
DNA’nın fonksiyonel bir protein için bilgi taşıyan en küçük segmentine gen diyoruz. İnsan genomu tahmini olarak 50.000–100.000 geni kodlayan 3 milyon baz çiftinden oluşmaktadır [5]. Belli bir canlıda protein kodlayan bölgelerin büyük çoğunluğu için sadece tek bir gen söz konusudur. Bunun sebebi fonksiyonel proteinleri kodlayan birçok genin mutasyon toleransı olmamasıdır.
Tek bir genetik lokus çok sayıda farklı alel gene sahip olabilmekte. Bu varyasyon “genetik polimorfizm” olarak adlandırılır. Her bir birey tek bir gen için biri anne biri babadan alınan iki allelden daha fazlasına sahip olamaz. Ancak bir populasyonda herhangi bir gen bölgesi için çok sayıda allel bulunur ve kriminal DNA profillendirmesinin temeli de bu gerçeğe dayanır [6].
Adli DNA analizleri ile kimliklendirme yönteminin temelinde de dünyada tek yumurta ikizleri dışında tüm bireylerin DNA’larının eşsiz olduğu gerçeği yatar. DNA bir organizmanın gelişimi ve fonksiyonları için gerekli tüm bilgileri taşıyan molekül olduğundan aslında bu molekülün %99,5’lik bölümü tüm insanlarda aynıdır [7].
Kişisel farklılıkların tespitinde kullanılan kısım sadece DNA’nın %0,5’lik bölümüdür. Yani adli bilimleri ilgilendiren kısım tam olarak bu % 0,5’lik kısmıdır. Çoğunlukla bu kısımdaki farklıklar kişilerin fiziksel görünümüne yansımamaktadır. Tespit edilebilmeleri için bu bölgelere yönelik analizler gerekmekte. Peki biz bunun için ne kullanıyoruz? Tam olarak bu kısımda moleküler biyoloji, genetik ve istatistik alanları devreye giriyor. Moleküler biyoloji tekniklerinin kullanıldığı adli DNA analizlerinin sonuçlarını yorumlarken de genetik ve istatistik bilimlerinin temel yöntemlerinden faydalanılıyoruz.
DNA’nın fiziksel delilleri değerlendirmedeki önemi ve kısıtlayıcı yönlerini anlayabilmek için bu üç disipline ait bilgilerin özümsenmesi önemlidir [8].
DNA parmak izi analizi nedir?
DNA’nın belli bölgelerindeki polimorfizmlere dayanarak DNA üzerindeki bireysel farklılıkların tespit edildiği yönteme “DNA Parmak izi analizi” adını veriyoruz. Günümüzde kısa ardışık tekrar dizileri (STR)’ndeki tekrar sayılarındaki bireysel farklılıklar tespit edilerek belirlenmekte.
DNA Parmak izi tekniğinden Faydalanılan Olaylar
1. Babalık ve/veya annelik tespiti davaları[9]
2. Göçmenlik davalarında[9]
3. Kriminal olgularda[10]
4. Kayıp kişilerin kimliklendirilmesi[11]
5. Antropolojik çalışmalarda[12]
6. Vahşi yaşamda korumaya alınan ve farklı bölgelere transferi yasaklanan canlıların tespitinde[13]
7. Felaket kurbanlarının kimliklendirilmesi[14]
Deliller laboratuvara geldikten sonra;
1. Kayıt altına alınır
2. Leke tanımlama-ön incelemeserolojik testler
3. Orijin belirlenmesi
4. DNA eldesi
5. DNA parmakizi analizinin çıkartılması ve referans örnekler ile kıyaslanıp yorumlanması
REFERANS:
[1]Dergipark.org.tr. (2021).7 Nisan 2021 tarihinde https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/572981 adresinden erişildi.
[2] Horswell J, Fowler C. Associative evidence - the Locard exchange principle. In “The practice of Crime Scene Investigation” Ed. Horswell J. CRC Press, 2004, p:45–57.
[3] . Jeffreys AJ. Individual specific “fingerprints of Human DNA. Nature. 1985;316, 76–79.
[4] Benecke M. DNA typing in forensic medicine and in criminal investigations: a current survey. Naturwissenschaften. 1997; 84, 181–188.
[5] Başaran N. Tıbbi Genetik. Nobel ve Tıp yayınevi. 1999; p. 59–76.
[6] Kahn R. An Introduction to DNA Structure and Genome Organization. In “Forensic DNA Technology” Ed. Farley MA and Harrington JJ. Lewis Publishers. 1991; p. 25–38.
[7] Özçelik T. DNA Polimorfizmi ve Tıbbi Önemi. Hacettepe Tıp Dergisi. 1996;27(1):72–76.
[8] Özçelik T. Adli Amaçlı DNA Analizleri. Hacettepe Tıp Dergisi. 1996;27(2):50-52)
[9] Tracey M. Short Tandem Repeat-Based Identification of Individuals and Parents. Croatian Medical Journal. 2001;42(3):233–238.
[10] Gill P., Jeffreys AJ., Werrett DJ. Forensic Applications of DNA Fingerprints. Nature. 1985; 318, 577–579.
[11] Prinz M, Carracedo A, Mayr WR, Morling N, Parsons TJ, Sajantila A, Scheithauer R, Schmitter H, Schneider PM. DNA Commission of the International Society for Forensic Genetics (ISFG): recommendations regarding the role of forensic genetics for disaster victim identification (DVI). Forensic Sci Int Genet. 2007;1(1):3–12.
[12] Gerstenberger J, Hummel S, Schultes T, Häck B, Herrmann B. Reconstruction of a historical genealogy by means of STR analysis and Y-haplotyping of ancient DNA. Eur J Hum Genet. 1999;7(4):469–77.
[13]Finkeldey R, Leinemann L, Gailing O. Molecular genetic tools to infer the origin of forest plants and wood. Appl Microbiol Biotechnol. 2010;85(5):1251–8.
[14] Bilge Y, Kedici PS, Alakoç YD, Ulküer KU, Ilkyaz YY. The identification of a dismembered human body: a multidisciplinary approach. Forensic Sci Int. 2003 Nov 26;137(2-3):141-6.
Comments